Küçükçekmece’de yıkılan bina: ‘Deniz kumu en masum etken’

İstanbul Küçükçekmece’de yıkılan binanın ardından inşaatta deniz kumu kullanmanın tehlikeli olup, olmadığı konusu gündeme geldi. Kumun yıkanıp elendikten sonra uygun büyüklükte betonun içine koyulduğunda bir sorun oluşturmadığını ifade eden İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Öğretim Görevlisi, İnşaat Mühendisi Şeref Alpago, “Bütün bu senaryonun en masumu deniz kumudur. Deniz kumunu koydunuz ama şartnameye uygun ve bütün kesitler yerindeyse, proje iyi çalışılmış, hiçbir kolon kesilmemiş, ilave kat çıkılmamışsa o binanın yıkılması imkansızdır” dedi.

‘DENİZ KUMU BÜTÜN BİNALARDA KULLANILIYOR’

DHA’nın haberine göre İstanbul Küçükçekmece’de altında dükkan bulunan 1988 yapımı çöken 3 katlı apartmanda deniz kumu kullanıldığı ortaya çıktı. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan İEÜ Öğretim Görevlisi, İnşaat Mühendisi Şeref Alpago, yıkımın tek nedeninin deniz kumu olmadığını söyledi. Kaçak kat yapılması ve kolon kesiminin çok büyük riskler içerdiğini anlatan Alpago, “Bütün bu senaryonun en masumu deniz kumudur. Bina, deniz kumu kullanıldı ve yıkıldı, diye bir şey yok. Deniz kumu bütün binalarda kullanılıyor. Kumu yıkayıp eledikten sonra uygun büyüklükte betonun içine koyduğunuzda zaten bir sorun yok. Deniz kumunu hiç yıkamadan koydunuz ama şartnameye uygun ve bütün kesitler yerindeyse, proje iyi çalışılmış, hiçbir kolon kesilmemiş, ilave kat çıkılmamışsa o binanın yıkılması imkansız” ifadelerini kullandı.

Deniz kumunun binaya korozyon (metallerin aşınması) nedeniyle zarar verebildiğini söyleyen Alpago, demirlerin paslanması nedeniyle binanın ömrünün kısalabildiğini belirterek, “Deniz kumuna gelene kadar neden kat çıkıldı, neden kolon kesildi? Yıkılma videolarını izledim, bina öne doğru devriliyor. Aşağıdaki ticarethanenin köşe kolonlardan birini kesmiş olabileceği aklıma geldi. Yıkılma şekli, kurtarılan can sayısını arttırmış. Çok fazla yaşam üçgenleri oluştu. Bina pasta gibi çökmedi, devrildi” diye konuştu.

‘YAPI DENETİM FİRMASI ARADAN ÇIKARILDI’

İnşaatlarda beton ve demirin denetlenmesine ilişkin yönetmelikte değişiklik yapıldığını anlatan İnşaat Mühendisi Şeref Alpago, yeni uygulama ile laboratuvar testlerinde yapı denetim firmalarının aradan çıktığını ifade etti. Yönetmelikten önce yapı denetim firmasının kendi anlaştığı bir laboratuvar firması ile müteahhittin uygulama şeklini ve kullandığı malzemeleri test edebildiğini belirten Alpago şöyle devam etti:

“Bu yönetmelik şubat ayında çıktı. Yapı denetim firmasının laboratuvar firmasıyla mali ilişkisi vardı. Kırdırdığı numunelerin bedellerini ödüyor ve raporlatıyordu, müteahhidi bilgilendiriyordu. Dökülen beton kırım sonucunda sınıfı geçtiyse ‘inşaata devam et’ diyordu. Çekilen demir ile ilgili bir uygunsuzluk görürse sarı veya kırmızı kartını gösteriyordu. Bu yetkisi vardı. Ama aradan yapı denetim firması çekildiğinde laboratuvar ile müteahhidi karşı karşıya bıraktığınızda suistimale açık bir yumuşak karın başlıyor. Şantiyede beton dökülürken müteahhit, şantiye şefi, yapı denetim firması, laboratuvar yetkilisi oradadır. Bu ciddi bir çalışma gerektirir. Herkes orada olmalıdır. Bu işte yapı denetim aradan çıkarsa müteahhitlerin çoğu bu işi dengeleyemeyecek. Müteahhit bu sürece alışık değil, sonuç kötü çıktığında nasıl bir refleks gösterecek bu soru işaretidir.”

‘KOLON KESENE CEZALAR AĞIRLAŞTIRILMALI’

Binaların daha güvenilir inşa edilmesi için uygulama ve oturma yönetmeliği çıkarılması gerektiğini kaydeden Alpago, “Deprem yönetmeliklerini çok zorlaştırdık. 1974 yönetmeliğine göre yapılmış onlarca bina çok deprem gördü, hiçbirine bir şey olmadı. Demek ki bu yönetmelik kötü değildi ama eksikti. Uygulama yönetmeliği çıkarmalıyız. Kat karşılığı ve yaptırımı olan bir yönetmelik olmalı. Demir nasıl bağlanmalı, beton dökülürken nelere dikkat edilmeli ayrıntılı ele alınmalı. Oturma yönetmeliği olmalı. Deprem şartnamesine ve yapım yönetmeliğine uygun yapılmış olsa da otururken 3 yıl sonra alt katı dükkana çevrilmeye karar verilmiş olabilir. Kahramanmaraş depreminde yıkılan binaların yüzde 90’ında bu yaşandı. Önce yumuşak kat dediğimiz dolgu duvarlar çıkartılmış. Çünkü dolgu duvarlar depreme birebir direnç göstermez ama deprem sırasında sahaya iner. Gol atan bir oyuncu değildir ama 11’in içindedir. Kolonu kesmek demek kaleciyi oradan çıkarmak demektir. Kolon kesen insan kesen statüsünde olmalı. Birini öldürdüğünüz zaman alacağınız cezayla kolon kestiğinizde alacağınız ceza aynı olursa hiçbir sorun kalmaz” diye konuştu.

‘EŞ ZAMANLI BİR SÜREÇ OLMALI’

Yönetmeliklerin periyodik olarak kontrol edilebileceğini belirten Alpago, “Her yıl kolonlar kontrol edilmeli. Belki şimdi değil ama 5 yıl sonra, binanın altı markete çevrilecek. Pratikte ise benim önerim şu; yıkılan, riskli ve altı ticarethane olan binaların tespiti lazım. Üstünde kaçak var altında dükkan varsa o binaya hemen bir sarı kart gösterelim. İzmir’de Bayraklı’da bina taramasına başlandı. Çok bina var ama elenerek riskli pota ufaltılabilir. Kolon yoksa binanın hemen boşaltılması lazım. Hem yerel hem genel hükümetin bu konuda bir hazırlık yapması lazım. Eş zamanlı bir süreç olmalı. Yıkmak da çözüm değil, zemin iyiyse mutlaka güçlendirmeye gitmeli.”

(HABER MERKEZİ)